Aniden. Birdenbire, beklenmedik olandan... Beklemeyene: Dilegelen bir dünya. Vahiy gibi, en çok ona benziyor. Baharın karnını öptüğüm rüya.
O yüzden "ayak"landım, yukarı ağdım Sana vardığımda ağlamam bundan...
Adını andığımda sıcak akıyor bütün nehirler Dünyayı dolduran sözü olduran o. Ve ben ne desem şimdi, benden değiller. Hâlâ soruyor musun bana, aşk ne demek: O en "bir" ve "tam" olana yürümek.
Durup durup geçmesin içinden ağlamak Dur, neden ağlıyorsun can"ım yetmez mi ikimize bir sağanak...
Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece. Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini. Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez. Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile... Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz.
Sevmek çoğu zaman var olmaktır. Sonunda bizi yok olmaya götürse bile. Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum. Sen bile buna karşı koyamazsın. Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim. Bir zaman başkalarında aradım seni, başka yüzlerde, başka ellerde aradım. Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.
Nasıl olsa gelecektin birgün. Ve işte geldin de! Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya, bilmediğim kederleri öğretmeye geldin. Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana. Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.
Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık. Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma. Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin, mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin. İşte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.
Ergeç gideceksin; beni anlayamadan, beni sevemeden gideceksin. Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden, tesellisiz bir hüzün kalacak. Yıllardır aradığım sendin ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım. Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden...
Geldin ya! Şimdi herşey güzel seninle. Yürümenin, konuşmanın, nefes almanın bir başka anlamı var artık. Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde...
Zamansız gözlerini ufka dikişin var ya Beni benden edişin Hesap vermeden Sormadan Söylemeden sevişin Buğulu gözlerinde Bakışların beni bırakır gider ya Sadece Sadece sen yokken kendime gelişim Umulmadık bir yerinde hayatın Ciğerlerini söküp atarcasına Kalbindekileri haykıracakmış gibi Karşımda duruşun Ve bir kelime bile etmeden Çekip gidişin Ve susuşun var ya...
Şakağıma dayanmış bir namlunun Tetiğini çekmeyişin Oluk oluk cana hayat veren kanı Şahdamarda kesişin Ve beni benden edişin En yaşanacak zamanında yaşanmamışlıkların Çekip gidişin Ve aşktan ölürken dahi Sevmiyorum deyişin Ve günahsız gidişin Beni günaha sokar ya...
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle...
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Beni Sana Yönlendir Telefon numaranı bana yönlendir bundan sonra Arayan benden duysun sesini Ben anlatayım her günün, bütün ömrünün efsanesini Bütün hilelerini benden bilsinler senin Bütün yalanlarını ben söyledim sevdaların Her ayrılığın fâiliyim bundan sonra Ben yalancı, ben zalim, ben kaçak Ben sözünde durmaz, ben kazandığı gün çekip giden... Benden bilsinler; Ben her hikayenin katili. Gamzelerine astığın suçluluğu, Gençliğimin firâri fikrine yönlendir Arayan benden sorsun tarihinin ağır günahlarını Bırak benden bilsinler bu ayaklanmayı Bütün ipuçlarını bende arasınlar bu eylemin Bende kurulsun adaletin mahkemesi Yakınların çeksinler ipimi Sen yine yalancı şahit, meçhul tanık Sen hep olduğun gibi kal yani. Sen yine bana ödet, Harcadığın bütün kıymetli değerlerin bedelini Benden bilsin herkes hayata taktığın borçları Ben bağladım masumiyeti haraca Ben kestim bütün sevmelerin yüklü hesabını Aşkın sesini duyduğumda kaçacağım ben Ben bütün uyruksuz oyunların öz vatanı Ben yalnızlığın acı sitemi Ben eylemci, ben firâri, ben yok! Silah kullanmam hiç. Aldatırım ben Sen dünyanın bütün denizlerini, kuraklığının terkisine yönlendir bundan sonra Özleyen bende baksın gözlerinin mavi demine Bırak benden bilsinler sulak yerleşim bölgelerine giden toplu göçleri Çağların bütün savaşlarında beni yensinler Bende arasınlar dünyanın aşka açlığının ekolojik nedenlerini Sen ölü kuşların kanatsız ruhlarına takılıp cennete git. Sen yine yalan söyle. Sen ihanet et her sevgiye yine Sen kavgalarımın ilk tokadını atıp kaçıver kalleşçe Sen sancı ol, deliliğimin koğuşu ol. Yokluk ol sen yine Benden bilsinler bu evin viraneliğini Ben yıktım duvarlarını bütün binaların Ben korktum yüreğimi açık etmekten Kaçtım iste bir aşkın esaretine düşmekten Kaçtım iste Bütün gidişlerin sebebiyim aslında Ben korkak, ben deli, ben tokatçı. Ne kadar asil bir eylem de olsa Boyun eğilmez aşka! İçimde esaretin kütlesini duyumsadığım an geçerim verdiğin her güzellikten. Ben asırlık sevdaların kelepçesine tüneyen hain kusun ta kendisiyim. Sen en iyisi hiçbir şeyini yönlendirme bana Sen en iyisi beni sırtımdan vurmakla kal Yalnızca benden götürdüklerinden ibaret dur orada Yalnızlığımın bas ağrıları gibi kal aklımda Sen bana hiçbir şeyini yönlendirme sakın Sen aslında kendini benden sakın Hiçliğine alışmak mümkün gibi Sigarayı bırakmak gibi yani alışkanlığını üzerimden silkelemek Yani ilk gün çıkmıyorsun aklımdan İkinci gün daha çok özlediğim de doğru Diğer günlerin halini hatırlamıyorum bile Bildiğim bir şey var lakin; hala ara sıra sigara gibi sabrımı yokladığım. Dumanımda bir görünüp kaybolduğum Sen en iyisi hiçbir şeyini yönlendirme bana Batak sularımda devir dur Ara sıra ufkumda görünüp, kır dümenini sonra İnsanlığımın tarihine çektiğin bıçağı taşıyamıyor gururum Yokluğuna alışmayı sanki daha hassasiyetli buluyorum Sen en iyisi benden uzak dur Ben yalnızlığın acı sitemi Ben eylemci, ben firâri, ben yok! Silah kullanmam hiç aldatırım ben! .
Uğur Arslan
Sen Ve Ben herkes dört gözle tatili beklerdi bense okulların açılmasını çünkü seni görmek vardı koridorlarda ve bana güleceği günü beklemek.
ben okul bahçesindeki ağaca, baş harflerimizi sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın ben sırama isimlerimizi sen kalbime ilk aşkı yazmıştın.
senden sonra sana yazdığım şiirlerden haberin bile yok ve yağmur yüzüme vuruyor ve soğuk.
okuldan sonra her dolma kalem, her lacivert kravat her beyaz gömlek ve yakalık ve her 12 aralık sen gelirsin aklıma çocukluk işte, belki de ilk AŞK belki de ilk delilik.
seversin demiştin ya hani bundan sonrada inan ki o kadar kimseyi sevemedim ve o iki kelimeyi senden sonra kimseye ama kimseye söyleyemedim.
belki hiç olmadın benim için belki de azdın ama olsun ben hep sana şiirler yazdım.
ceketimi ve kravatımı saklıyorum hâlâ birinin üzerinde tebeşir birinin üzerinde ayran lekesi ve SENİ SEVİYORUM HÂLÂ elmayı da, havayı da, suyu da
ve bilmeni istemiyorum hâlâ sana şiirler yazdığımı ve bilmeni istemiyorum bütün bunları çünkü her şey böyleyken güzel en dokunulmamış,en yaşanmamış ve ne tadılmamış haliyle. bir sahilde el ele dolaşılmamış ve bir kafede çay içilmemiş haliyle her şey böyleyken güzel belki de
ama sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın ben aşkına tutulmuş bir deli candım sen gönlüme sevdanın adını yazdın ben aşkına tutulmuş seni ararım. SENİ SEVİYORUM
Haykırmak isterdim hem de delice. Haykırmak ölümüne. Seni seviyorum diye. Diyemedim…! Değil haykırmak kendime bile ……diyemedim En güzel selviyi senin için diktim. En güzel yeri sana verdim. Yüreğime gömerken. En çok seni sevdim.